Bu sorunun tek bir cevabı olmasa da farklı açılardan bakıldığında birden fazla ülkenin sorumlu olduğu kolayca söylenebilir.
Mevcut emisyonlara bakılırsa; küresel emisyonların %42,6’sından Çin, ABD ve Hindistan sorumlu. Türkiye ise en çok emisyon salımına sebep olan 13. ülke konumunda
Tarihsel (kümülatif) emisyonlara bakılırsa; emisyonlara ilişkin tarihsel sorumluluk, Sanayi Devrimi’nin başlamasıyla, ülkelerin küresel ortalama sıcaklıktaki artışa tahmini katkısıyla ölçülür. ABD, Rusya ve Avrupa Birliği ülkeleri, Birleşik Krallık listenin başında geliyor.
Kişi başına düşen emisyonlara göre bakılırsa; ülkenin toplam emisyonlarının kişi başına düşen payı ile farklı bir liste çıkıyor: Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Brunei, Bahreyn ve Suudi Arabistan.
Türkiye, en fazla sera gazı emisyonuna sebep olan ülkeler arasında 13. sırada. Küresel sera gazı emisyonlarının %1’inden sorumlu olsa da kişi başı emisyon açısından gittikçe artan bir rotada ve bu durum da küresel iklim hedeflerine ulaşılması açısından bir risk yaratıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin gerçekçi bir hedefle sorumluluk alması iklim değişikliği ile mücadele çabalarına önemli bir katkıda bulunacak.
Bir örnek olarak; Türkiye 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefini ortaya koymuş durumda. Ancak bu hedefe ulaşmak için belirlediği politikalar ve ara hedefler yeterince iddialı değil. Mevcut Ulusal Katkı Beyanı’na yani 2035 hedefine yönelik yapılan değerlendirmeler diğer bütün ülkelerin bu çerçevede hareket ettiği durumda 4 derecenin üzerinde bir ısınma patikasına doğru ilerleyeceğimizi gösteriyor.
Küresel çabalarla karşılaştırmada başka bir örnek; eğer Türkiye 2035’a kadar emisyonlarını bugüne göre azaltmazsa, kişi başı sera gazı emisyonu, AB ortalamasını geçecek.